Sosyal fobi, diğer insanlarla etkileşimi içeren toplumsal durumlarda ortaya çıkan kaygı bozukluğudur. Rahatsızlık diğer insanlar tarafından olumsuz değerlendirilme ve küçük düşme korkusundan kaynaklanır. Sosyal anksiyete bozukluğu olarak da adlandırılan bozukluk, toplumda yaygın olarak görülen bir sorundur. Kişinin yaşamının pek çok alanında kaygı ve korkuya neden olarak hayat kalitesini olumsuz yönde etkiler.

Sosyal fobinin topluluk karşısında konuşmak, mevki olarak yüksek birisiyle buluşmak gibi bazı özel durumlarda görülen hafif tipi olduğu gibi hemen her sosyal etkileşimde kendisini gösteren daha ağır formları da bulunur. Sosyal fobisi olan bireylerden bazıları için market alışverişi, birisine yol tarifi sormak, güvenliğe selam vermek gibi günlük hayatın içindeki etkileşimlerde bile yoğun kaygı durumu yaşanabilir. Kendi kendine geçmeyen kronik seyirli bir rahatsızlıktır ve sadece bilişsel-davranışçı psikoterapi tedavisi ile rahatsızlıktan tamamen kurtulmak mümkündür.

 

Sosyal fobi nedir?

Sosyal fobi, sosyal ortamlarda ortaya çıkan çeşitli belirtilerle karakterize sık görülen kaygı bozukluklarından biridir. Genellikle çocukluk veya ergenlik çağında başlar. Bu bozukluğa sahip kişiler, sosyal durumlarda oldukça gergin veya rahatsız hissetme eğilimindedir. Başkaları tarafından utangaç, sessiz, içe dönük, geri çekilmiş, engellenmiş, mesafeli ve ilgisiz kişiler olarak görülür. Tam tersi olarak arkadaş edinmek, gruplara dahil olmak ve sosyal etkileşim içeren aktivitelere katılmaktan zevk alırlar; fakat, endişeleri sebebiyle istedikleri pek çok şeyi yapamazlar.

Sosyal fobi neden olur?

Sosyal kaygı bozukluğuna neden olan tek bir sebep yoktur. Rahatsızlığın oluşmasında genetik faktörlerin etkisi yüksektir. Aile üyeleri içerisinde sosyal fobili kişiler varsa diğerlerinde de görülme riski artar. Ayrıca, beynin korku yanıtını kontrol eden amigdala isimli bölümünün aşırı aktif olması fobi oluşumunu tetikler.

Sosyal anksiyete bozukluğu genellikle 13 yaş civarında ortaya çıkar. Çocuklukta yaşanılan kötüye kullanım, zorbalık veya dalga geçme öyküsüyle bağlantılı olabilir. Sosyal fobi oluşumunu tetikleyebilen diğer faktörlerden bazıları şunları içerir:

  • Utangaç mizaçlı çocuklar yetişkinlik dönemlerinde sosyal anksiyete bozukluğu için risk altındadır.
  • Kontrolcü ya da baskıcı ebeveynlerin çocuklarında sosyal fobi riski yüksektir.
  • Fiziksel görünüşleri ya da sesleriyle ilgili sağlık sorunu yaşamış bireylerde daha sıktır.

Sosyal fobi belirtileri nelerdir?

Sosyal anksiyete bozukluğuna eşlik eden duygusal ve fizyolojik belirtilerden bazıları;

  • Anksiyete
  • Korku
  • Sinirlilik
  • Yüzde kızarıklık
  • Çarpıntı
  • Taşikardi
  • Aşırı terleme
  • Nefes darlığı
  • Ağız kuruluğu
  • Karın ağrısı
  • Mide bulantısı
  • Baş dönmesi
  • Bulanık görme
  • Acil idrara çıkma ihtiyacı
  • Ellerde ve seste titreme şeklinde sayılabilir.

Sosyal fobisi olan bireyler genellikle gözle görülür kaygı belirtilerinin başkaları tarafından fark edilmesi konusunda endişe duyarlar. Bu endişe ise belirtilerin şiddetini artırarak bir kısır döngüye yol açar. Sabit ve yoğun kaygı, en yaygın görülen sosyal fobi belirtisidir. Belirtiler bazen o kadar aşırı olabilir ki, kişilerin günlük yaşamlarını sürdürmeleri bile çok zor hale gelebilir. Bu bozukluğa sahip bireyler kendilerini güçsüz, yalnız hissederler ve zaman içinde toplumdan soyutlanmış bir hale gelirler. Bu kişiler sosyal ortamlara veya romantik ilişkilere ya hiç giremezler ya da kısıtlı ilişkiler kurarlar.

Sosyal fobisi olan bireyler korkularının aşırı ve mantıksız olduğunu kabul ettikleri halde kendilerini endişelerine karşı güçsüz hissederler ve küçük düşmekten veya utanç duyacakları bir olay yaşamaktan korkarlar. Endişe; günlük rutinleri, mesleki performansı veya sosyal hayatı önemli derecede etkiler ve sonuç olarak bu kişilerin okullarını bitirmeleri, iş görüşmesi yaparak iş bulmaları, arkadaşlıklar ve romantik ilişkiler kurmaları zorlaştırır.

Sosyal fobi belirtilerini tetkikleyen durumlar nelerdir?

Sosyal fobisi olan insanlar genellikle aşağıdaki durumlarla karşı karşıya kaldıklarında ciddi sıkıntılar yaşarlar;

  • Kalabalık bir ortamda başkalarına tanıtılmak
  • Kalabalık içerisinde kendilerinden bahsedilmesi ya da eleştirilmek
  • İnsanların ilgi odağı olmak
  • Bir şeyler yaparken veya yemek yerken izlenmek
  • Resmi bir ortamda bir şeyler söylemek durumunda kalmak
  • Mevki sahibi biriyle buluşmak
  • İnsanlarla göz teması kurmak
  • Kalabalık önünde konuşmak, sunum yapmak ya da seminer vermek
  • Kalabalık bir ortama sonradan dahil olmak
  • Toplum içinde telefon görüşmesi yapmak
  • Toplum içinde yemek yemek
  • Umumi tuvaletleri kullanma

Sosyal fobi tanısı nasıl konur?

Başka koşulların sosyal fobiye neden olup olmadığı veya başka bir fiziksel veya zihinsel sağlık sorununun duruma eşlik edip etmediği saptanması çalışılır. Bu amaçla;

  • Herhangi bir tıbbi durumun veya ilacın anksiyete semptomlarını tetikleyip tetiklemediğini değerlendirmeye yardımcı olmak için fiziksel muayene yapılır.
  • Belirtilerin ne sıklıkta ve hangi durumlarda ortaya çıktığı tartışılır.
  • Fobinin derecesini saptamak için özel olarak hazırlanmış testlerle kaygı düzeyi değerlendirilir.

Sosyal fobi testi

Sosyal fobinin düzeyini ölçmek için kullanılan testlerdir. Bu amaçla en sık olarak Liebowitz sosyal kaygı ölçeği kullanılır. Bu test ile sosyal fobinin çeşitli durumlarda kişinin hayatındaki rolü değerlendirilir. Test 24 sorudan oluşur ve kişinin bu soruları cevaplanması istenir. Verilen cevaplara göre kaygı düzeyi belirlenir.

Sosyal fobi tedavisi nasıl yapılır?

Sosyal anksiyete bozukluğu ve diğer kaygı bozuklukları bugün başarıyla tedavi edilebilen psikiyatrik rahatsızlıklar arasında bulunur. Yapılan araştırmalar neticesinde sosyal fobi tedavisinde, bilişsel-davranışçı psikoterapinin belirgin şekilde faydalı olduğu gösterilmiştir. Terapistin söyledikleri harfiyen uygulanırsa tedavi süreci hızlanır ve başarılı bir sonuç elde edilir.

Sosyal fobi tedavisinde bazı ilaçlar da kullanılır. Bu ilaçlar genellikle tedaviye olumlu katkı sağlar; fakat her hastada işe yaramayabilir. Psikoterapi ile birlikte antidepresan ilaçların kullanımı çoğu hastada tedaviyi pozitif yönde etkiler. Fakat psikoterapi olmadan tek başına ilaç kullanımının uzun vadede yararı bulunmaz. Araştırmalara göre çoğu hastada tek başına ilaç kullanımı, kısa vadede dahi olumlu bir etkiye neden olmamaktadır.

PSİKOTERAPİ

Psikoterapi, sosyal kaygı bozukluğu olan çoğu insanda belirtileri iyileştirir. Terapide, kişinin kendisiyle ilgili olumsuz düşünceleri tanıması ve değiştirmesi hedeflenir. Ayrıca sosyal durumlarda güven kazanmasına yardımcı olacak beceriler geliştirmesi için yol gösterilir.

Bilişsel davranışçı terapi, kaygı için en etkili psikoterapi türüdür ve bireysel olarak veya gruplar halinde yapıldığında tedavide fayda sağlar. Maruz bırakmaya dayalı bilişsel davranışçı terapide, yavaşça en çok korkulan sosyal durumlarla yüzleşmek için çalışma yapılır. Bu, başa çıkma becerilerini geliştirebilir ve kaygı uyandıran durumlarla başa çıkma konusunda öz güven geliştirme konusunda yardımcı olabilir.

Sosyal ortamlarda rahatlık ve güven kazanmak için beceri ve rol oynama eğitimlerine katılmak da faydalı olacaktır. Sosyal durumlara maruz kalma uygulamaları, endişelere meydan okumak için özellikle yararlıdır.

İLAÇLAR

Sosyal fobide kullanılan çeşitli ilaçlar mevcuttur. Bunlardan antidepresan grubu selektif serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI’lar) genellikle denenen ilk ilaç türüdür. Yan etki riskini azaltmak için düşük dozda başlanır ve yavaş yavaş tam bir doza yükseltilir. Belirtilerin belirgin şekilde düzelmesi birkaç haftadan birkaç aya kadar sürebilir. Tedavide belirtilerin kontrol altına alınması için başka ilaçlar da kullanılabilir:

  • Diğer antidepresanlar. En az yan etki ile en etkili olanı bulmak için birkaç farklı antidepresan ilacın denemesi gerekebilir.
  • Anti-anksiyete ilaçları. Bu gruptaki ilaçlar kaygı seviyesini azaltabilir. Hızlı bir şekilde etki gösteren ilaçlardır. Bağımlılık yapabilecekleri için tipik olarak sadece kısa süreli kullanım için reçete edilirler.
  • Beta blokerler. Bu ilaçlar sosyal fobinin fiziksel belirtilerinden sorumlu olan adrenalin hormonunun uyarıcı etkisini bloke ederek çalışır. Kalp atış hızını, kan basıncını, kalbin çarpıntısını, ses ve uzuvlardaki titremeyi azaltabilirler. Bu nedenle, toplum karşısında konuşma yapma gibi belirli durumlar için ara sıra kullanım için uygundur. Sosyal anksiyete bozukluğunun genel tedavisinde önerilmez.
  • RANDEVU AL